İnternet ve dijital cihazların aşırı kullanımı, artık toplumun hızlıca fark ettiği ciddi bir sorun haline geldi. Dijital bağımlılık, bireylerin telefon, tablet ve bilgisayar gibi araçları kontrolsüz ve aşırı şekilde kullanmasıyla ortaya çıkıyor. Bu durum, günlük yaşamı, sosyal ilişkileri ve akademik veya mesleki işlevleri olumsuz etkileyebiliyor.
Uzmanlar, dijital bağımlılığın beynin ödül işleme, dürtü kontrolü ve duygusal düzenleme gibi temel bölgelerini etkilediğine dikkat çekiyor. Dopamin salınımını tetikleyerek kısa vadeli haz beklentisini artıran içeriklerin, zamanla odaklanma ve ruh hali düzenleme becerilerini zayıflattığını belirtiyorlar. Ayrıca, karar verme ve öz denetimden sorumlu prefrontal korteksin, duygusal tepkilerden sorumlu amigdala ve dikkat ile çoklu görev becerilerinden sorumlu parietal lobların zarar görebileceği vurgulanıyor. Bu değişimler, dikkat süresini kısaltıp odaklanmayı güçleştiriyor ve beyin sağlığı açısından erken müdahalenin önemini ortaya koyuyor.
Dijital bağımlılık ve ilişkiler
Tezel, “Sosyal medyada, video oyunları ve çevrim içi etkileşimlere aşırı yönelim, yüz yüze iletişimin ve kaliteli zamanın azalmasına neden olabilir. Teknolojinin doğru kullanımı, bağları güçlendirse de dozunu aşarsa yalnızlık ve ilişkisel çatışmalar ortaya çıkabilir” diyor. Aynı zamanda, dijital dünyaya aşırı bağlı olanların erteleme, dikkat dağınıklığı ve verimlilik sorunları yaşadığını belirtiyor.
Gençler ve dijital bağımlılık
Özellikle 9-18 yaş arasındaki çocuklar ve ergenler, dijital bağımlılıktan en çok etkilenen grup olarak öne çıkıyor. Bu yaş grubunda, dürtü kontrolü ve öz denetim becerileri henüz tam gelişmediği için risk daha yüksek. Yapılan araştırmalar, bu yaşlarda beyin bölgelerinde işlevsel bağlantıların azaldığını ve ergenlerin, yüksek risk altında olduğunu gösteriyor. Ayrıca, yetişkinlere kıyasla daha hassas olan bu grup, yüksek çevrim içi etkileşim oranıyla dikkat çekiyor.
Sanal dünyaya bağlılık ve uyku
Yapılan çalışmalar, teknoloji bağımlılarının uyku problemi yaşama olasılığının, bağımlı olmayanlara göre 2,2 kat daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, uyku süresinin sağlıksız ve kısa olmasına yol açarken, gençler arasında beden memnuniyetsizliği ve öz güven sorunlarını da tetikleyebiliyor. Sosyal medya içerikleri, kıyaslama ve kendini beğenmeme gibi olumsuz duyguları artırarak, yeme bozuklukları ve motivasyon kaybına neden olabiliyor.